248. Hikmet
Canân, vaslın deryâsının pâk gevherin,
Dalgıç olur can denizinden geçebilse.
Görür ilki sedef içre o gevherin,
Gözün gaflet uykusundan açabilse.
Hakikatin yollarının engeli çok,
O yolları görmeyip-bilmeyip yürüyüp olmaz.
Yürüyen yeter o ukbâya himmet tutup,
Menzillerini bilip onu sarabilse.
Can bülbülü uçmak ister bostan gezip,
Gül şevkinde muhabbetin kadehin içip,
Şöyle-böyle eteğini kesip,
Cennet güzel, onun tarafına uçabilse.
Derd ve hâlet peydâ kılan aşklı olur,
Coşku-çırpınış hâsıl eden coşkulu olur,
Şevk şarâbın içen âşık şevkli olur,
O şarâb gibi şarâb olmaz içebilse.
Musâ gibi bu yolların rehberi var,
Tâlibe kim bu işlerden haberi var,
Azdırıcı Sâmirî gibi sihirbaz var,
Ârif olur işte bulanları seçebilse.
Kıyâmetin endişesini söylemeyecekti,
Kul Hoca Ahmed canı ile kucaklayabilse.