184. Hikmet
Ey dostlar, ömrüm tanı atar oldu,
Şimdi arayıp, yâ Rab, seni bulur muyum?
Canım tenden ayrılarak yatar oldu,
Şimdi arayıp, yâ Rab, seni bulur muyum?
Beşden ona girdim ise gencim dedim,
Yirmide taht üstünde sultan oldum.
Otuz yaşı alıp ele dışarı durdum,
Şimdi arayıp, yâ Rab, seni bulur muyum?
Kırka girip, kanat çırpıp kayrılmadım,
Günah(lar)ım doldu-taşdı, ayrılmadım.
İsyan kılıp öleceğimi ben bilmedim,
Şimdi arayıp, yâ Rab, seni bulur muyum?
Elli yaşayıp yaşım benim oldu tamam,
Ganimetdir, bilsen, onu her has ve avâm.
Mü’min kulun kulağına budur kelam,
Şimdi arayıp, yâ Rab, seni bulur muyum?
Altmış üçdür peygamberin yaşını bilsen,
Farz ve sünnet buyruğunu eda kılsan.
Kaza yetse, ahirete sefer kılsan,
Şimdi arayıp, yâ Rab, seni bulur muyum?
Kul Hoca Ahmed, bırak şimdi dünya fikrini,
Cehd eyle, dinmeden söyle Hakk’ın zikrini.
Hazır olup öleceğini şimdi bilsen,
Şimdi arayıp, yâ Rab, seni bulur muyum?