153. Hikmet
Aşk derdini aşıklara ödül verdi,
Şevk ateşinde tutuşup-yanıp yandım ben işte.
Muhabbetin şarabını doyasıya verdi,
Sermest olup raks ve semâ vurdum ben işte.
Aşkı düştü garib başa, duramadım,
Halk içinde takat kılıp yürüyemedim.
Mecnun sıfat helu heşim göremedim,
Bozkırı vatan kılıb yürüdüm ben işte.
Bozkırın kumlarını göze sürdüm,
"Candan geç!" diye nida geldi candan geçtim.
Bu dünyada yüz bin türlü cefa çektim,
Elhamdülillah vefasını gördüm ben işte.
Gözüm açtım, Leyla demeden Allah dedim,
Dünya demeyip ahiretin gamın yedim.
Şüphe getirmeyip birliğine boyun sundum,
Ta ölene dek bir ahdimde durdum ben işte.
İhlasımı görüb mâşuk elimi aldı,
Feyz ve fetih dolu verip yola saldı.
Boynum eğip bencillikyeksan kıldı,
Toprak olup ölmezden önce öldüm ben işte.
Aşıklara aşkın verip aşık kıldı,
Rahman Melikim öz yoluna sadık kıldı,
Gerçek talibi dergâhına layık kıldı,
Layık olup tarikata girdim ben işte.
Aşk hançeri göğsüm deşti, kıldı harab,
Ağlamayım mı, şevk ateşinde bağrım kebab.
Mihnet çektim hiç vermedi (menge) şarab,
Çöller ara hasret kılıb yürüdüm ben işte.
Has aşkından behre alan hayran olur,
Rüsva olup, halk içinde viran olur.
Didarını taleb kılıb giryan bolur,
Ağlayı-ağlayı Hakk kokusu aldım ben işte.
Aşk hanesi bağrım içre mekan kıldı,
Gam ve şükrü aklımı alıp şaşkın kıldı.
Kimden ağlayım, her ne kıldı, canan kıldı?!
Cananıma arz alğalı geldim ben işte.
Kul Hoca Ahmed, dediğin sözün baldan şirin,
Gözün yaşlı, gönlün kırık, sözün hazin.
İnşaallah, olasın ahir Hakk’a yakın,
Secde eyleyip dergâhına geldim ben işte.