198. Hikmet
Aşıklara Tanrım özü kılar rahmet,
Kabir içre nurunu salıp kılar şefkat.
Cennet girip, didar görüp, tok ve rahat,
Lütuf ve kerem armağan eyleyip yürür olur.
Aşıkları nereye varsa halvet ister,
Ere hacet değil, iyi olun yeter.
Hakk’ı bulmadan ağlayıp yürüyüp, olup yakınır,
Aşk bağında neva kılıp yürür olur.
Aşık yanar, candan doyar, Hakk’ı sever,
Allah için dünya, ahireti boşar.
Bağrını deşip, başdan ayak kana boyar,
Aşık özü yekta olup yürür olur.
Ey yaranlar, aşk ilinin serveti yok,
Deva sormayın, aşk derdinin dermanı yok.
Bu yollarda aşık ölse, matemi yok,
Canını tenden ayrık kılıp yürür olur.
Canı ayrı ateşte yanar teni özge,
Kimi görse, izin alıp sürer göze.
Hikmet okuyup, talib olup, yetse söze,
Akıl ve şuurun bilge kılıp yürür olur.
Heveskarın teni yansa, canı yanmaz,
Onun için aşk kadrine yetip olma.
İyilerin sohbetinden behre almaz,
Rızkı dua riya kılıp yürür olur.
Bu alemden ayrı kılan Allah özü,
Ey ümmetler, Hak Mustafa söylediği sözü.
Mahşer günü aydın olur halka yüzü,
Dillerini sefa kılıp yürür olur.
Gerçek aşıklar diri ölmüş canı boşa,
Pervaz kılıp uçayım dese saklar Huda.
İçmiş-yemiş, talebleri derd ve bela,
Aşkın başa bela kılıp yürür olur.
Kul Hoca Ahmed, derviş olsan, bidar ol,
Cevr ve cefa, derd ve mihnet, gam iste.
Yüz bin bela başa düşse, inleme,
Allah özü cefa kılıp yürür olur.