176. Hikmet


Marifet bostanı içine girib,
Evvel tevhid ağacını gördüm orada.
O ağacın her dalında meyvası var,
Sübhan Azim nasib eyledi, aldım ben işte. 

O ağacın aslını bilsen, Hu’ dan imiş,
Tefrid, tecrid çeşmeleri sudan imiş.
O ağaç aşıkların yeri imiş,
Müşahede kıldık, dostlar, hazretinde.

Değme cahil o ağacın yeri değil,
Nefsim diyen o meyvadan asla yemez.
Tamahkârlar nefsi için neler demez,
Nefsden geçen yakın olur yakınlığında.

Nefsden geçtim, can hicabı karşı geldi,
Candın geçtim, canım cana karşı geldi.
Gaybe düşüp, gaybe girib gayb oldu,
Hasret üzre hasret ateşi gurbetinde.

Evvel himmet makamına gir dedi,
Azametli sultanlığımı gör dedi.
O tevhid meyvasından ye dedi,
Lütfu ile yedirdi aşk nimetinde.

Kime bahşiş verdi ise, olsun kutlu,
Yüz bin canım olsa, olsun buluntu.
O ağacın sıfatıdır, dostlar, ulu,
Şükrünü söyler, kulluk kılsun hizmetinde. 

O ağacın gölgesinde otururlar,
Şevk şarabını içip ruhunu kandırırlar.
Masivadan özü tamamen koparırlar,
Karar kılmaz aşk dileyerek himmetinde.

Dost dileyen o bostanda karar kılmaz,
Hakikatli aşıkları aşksız olmaz.
Gönül mülkünü verse ona göze iliştirmez,
Takva kılar içer nebat şerbetinde. 

Dost için dünya ukba mülkünü bırakıp,
Mevt ateş içre girip yakılıp-yanıp,
Ne kadar kovsa dergâhından karşı gelip,
"Erini!" deyip zar ağlar hazretinde.

Kul Hoca Ahmed girdi görün meydan içre,
Gördü tevhid ağacını bostan içre.
O ağacın sıfatıdır Kur’an içre,
Haber verdi o İbrahim suresinde.

sonraki
Divanı Hikmet görseller için
Resim Galerisi