191. Hikmet
Dünyayı sevmek hataların başıdır,
O Mustafa bizi agâh kılmadı mı?
"El-fakru fahri" diye Tanrı Rasulü,
Kadir’ından dervişliği almadı m?
Koymadı Mustafa gibi nice yaran,
Ebu Bekir, Ömer, Ali, bil ki, Osman.
Tahtı ile uçar idi o Süleyman,
Bu ölüm çengeline almadı mı?
Ömer idi din-i İslam yolunu açan,
Ali idi kafirlerin boynunu koparan.
Arslan eli ile Hayber kapısını açan,
O hem ecel şarabından tatmadı mı?
"Fetubu ilallah"a boyun eğ
Masiyate bakma, gözünü yum.
Nasuh gibi alem içre adını bırak,
Dilekli kul dileğini almadı mı?
"Elestü birabbiküm" demiş vakitde,
Ahd eyleyip "kalu bela" dedim Hakk’a.
Eğer sen döner olsan el-misaka,
Yerin senin cehennemde olmadı mı?
Kadir’im fâsıklara vurdu mesel,
"Ülaike kel en’am belhum adall".
Dört ayaklı “dört-ayak”lar gibi yürür onlar,
İbretli erler ondan ibret almadı mı?
Alem fahri güvercine secdelen demiş,
Muhammed’in hazretinden bol dilemiş.
Öşür ve zekat ver dese iyi görmemiş,
Dünya için dinini yele satmadı mı?
Sığmaz Karun mal(ı) onun yaban yazı,
Alem içre meşhurdur onun sözü.
Dünya malını yığıp alsa doymaz gözü,
Bir avuç toprak ile doymadı mı?
Er o olur ölmeden önce malını verse,
Karundur işte şu kişi gafil dursa.
Yalnızca şumluğundan işte şu İsa,
Dördüncü gökte yalnız kalmadı mı?
Kul Hoca Ahmed, uykusuz kal taat kılıp,
İbretli günah işlerinden ibret alıp.
İnanma yiğitliğe fesad kılıp,
İbret açılıp dönüp yine sevmedi mi?