218. Hikmet
Zamâne âhir olsa, ey dostlar,
Türlü-türlü belâları yağar imiş.
O belâyı kendisi seven dervişleri,
Elini açıp, duâ eyleyip, kovar imiş.
O dervişin aziz başı, halkın yolu,
Nerede varsa, tanıyıp olmaz bilsen onu,
Âşıkların çılgın eyler uçan külü,
İhlâs ile varan âşık bulur imiş.
O dervişi bulsan, canın vermez misin?
Bastığı izini alıp göze sürmez misin?
Akşam-sabah hizmetinde durmaz mısın?
Hizmet kılan her sır görse gizler imiş.
Cihanı gösteren ayna olup, sırlar görecek,
Görmedim diye, ondan-bundan Hakk’ı soracak,
Yeni tâlib gibi halka ortasına özünü vuracak,
Garîblerin izini alıp öper imiş.
Âhir zaman Peygamberinin sünnetleri,
Fakîri sormak Hakk Mustafa âdetleri,
“Men mevtâ gariben” diye hadisleri,
Fakîri soran iman ile varır imiş.
Öyle derviş Hakk’tan özge kılmaz kelâm,
Hızır ve İlyas, gavslar gavsı ona köle,
Zâhirleri kimi görse kılınca selâm,
Bâtınları Hakk kılıcını sallar imiş.
Yüz bin selâm, Hakk’tan haber ona gelecek,
Seherlerde feyzü fütuh dola alacak,
İtikadlı tâlib varsa, nazâr kılacak,
Soysuzları kapısından kovar imiş.
Âşıkların Hakk’a yetince, bil, feryâdı,
Arşı bozunca âşıkların kıldığı imdâdı,
Oruç, namaz, tesbihleri Hakk’ın yâdı,
Âlim olsa, gözyaşını saçar imiş.
Âşıkların boynuna Hakk güller salınca,
Melekler zincir salıp alıp yürüyünce,
Bir âh vursa, Arş’dan geçip, Cehennem yanınca,
Dumanı çıksa, ay ve güneşi tutar imiş.
Mahşergâhı bozmasın diye Allah özü,
Ben demedim âyet, hadis, Kur’an sözü,
Âşıklara yetmez imiş şehid, gâzî,
Evvel varıp, âşık dîdâr görür imiş.
Aşk iste, aşk iste, âşık ol,
Bu yollarda kirli yürüme, sâdık ol,
Leyla-Mecnun, Şirin-Ferhad, Vâmık ol,
Âşık kullar dîdâr görüp, doyar imiş.
Âşıkları dîdâr görüp, hayrân kalacak,
Aklı gidip, şaşkın olup, efgân kılacak,
Şevki ile yüz bin canın fedâ kılacak,
Elli bin yıl özden gidip yatar imiş.
Âşıklara doydun mu diye nidâ gelecek,
Hazin avâz işitip, âşık canı yanacak,
Âşık kullar ma’şuk diye canın verecek,
Vâ-veyletâ, nedâmet diye durur imiş.
Halka içine cimri girse, sohbet olmaz,
Zâkir kullar zikrederek feyz alamaz,
O sohbetden erenlerin kokusu gelmez,
Zâkirlerin ömrü zâyi geçer imiş.
Soysuz cimri, cömertleri gıybet kılacak,
Tanla varsa, cehennem içre canı yanacak,
İçmiş, yemiş, libâsları ateşten olacak,
Hasret ile zehir ve zakkum tadar imiş.
Kıyâmetin güneşi düşe gelecek,
Hakk bendesinin namelerini ele verecek,
Ondan sonra Hakk nûrundan âlem dolacak,
Bir-bir sorup, cezâlarını verir imiş.
Kul Hoca Ahmed, kulu olsan, cömert ol,
Cömert olup, miskinlere yemek ver,
Tanla varsan, cennet içinde güller der,
Vallahi, cömert Hakk dîdârını görür imiş.