159. Hikmet
Kudret ile ferman kılsa bendesine,
Bu alemde hiç kimse ölmeden kaldığı yok,
Bu emanet canı verdi Mevlam bize,
Azrail gelip onu almadan bıraktığı yok.
Azrail gelip aziz canı bırakmayıp alır,
Dünyaperest soysuz adem gafil kalır,
Canı gelip kabz ederken tevbe kılır,
Tevbesini Hacem kabul kıldığı yok.
Sağlıkta tevbe eyle, makbul olsun,
Seherlerde zari eyle, elini alsın,
Erenlere hizmet eyle, yola koysun,
Hizmet kılmayıp hiç kimse yolu bildiği yok.
Kulaksıza ayet, hadis, hikmet haram,
Yazık, hikmet iç-karnımda olsun tamam,
Nâdânlara ne vakte dek deyip, ağlayıp devamlı,
Feryad etsem, hiç kimsenin kulak verdiği yok.
Yer altına girip yedim kanı ciğer,
İman-İslam ele alıp kıldım sefer,
Lanetli Şeytan eyleyemedi bana zarar,
Münker, Nekir benden sual kıldığı yok.
Münker, Nekir haddi olmaz kılsa sual,
İman-İslam hazır durup bulsa kemal,
Kabir içinde Hak gösterse bana cemal,
Öyle kullar iki alem öldüğü yok.
Sözü söyle söz değerine yetenlere,
İhlas ile söze kulak verenlere,
Sözü çiğneyip tadına yetenlere,
İhlassızlar söz değerine yettiği yok.
Söze yetmez habersize yazık ki, anlam,
Sözü söylesen, bilgine söyle, inci kaynağı,
Hizmet kılmadan yeten var mı , bilsen bunu,
Hizmet kılmadan erenlere yettiği yok.
İnci kaynağını benden sorsan sadık Şeyh,
Öyle kulun ahlakı-huyu Hakk’a layık,
Gönlü vasi, canı mesih, özü aşık,
Öyle mürşid Hakk’dan mahrum kaldığı yok.
Öyle mürşid peyda olsa, canın ver,
Har bir bastığı izlerini göze sür,
Piri kamil mükemmildir, şüphesiz bil,
Şükürsüzler pir değerini bildiği yok.
Şükürsüzün kötü-iyi herkes piri,
İhlası yok pire malum daim sırrı,
Nice desem, gitmez ondan gönül kiri,
Şükürsüzler pirden ülüş aldığı yok.
Her ne yana baksan Hüda hazır şükürsüzler,
Allah yadını bülend deyip ağlasanlar,
Yalan ve gerçek Hakk’a malum, düzgün ağlayın,
Yalan gözyaşı Hakk’a makbul olduğu yok.
Gerçek dervişler taş üstünde taat kıldı,
Katı yeri döşek eyleyip, adet kıldı,
Yüz bin bela başa düşse, takat kıldı,
Takat kılmadan Hak vaslına yettiği yok.
Tevbem kabul olsun desen, seherde ağla,
Candan geçip, maldan geçip, belini bağla,
Muhabbetin ateşi ile yürek dağla,
Böyle olmadan Hakk’a vasıl olduğu yok.
Has dervişler Hakk’ı arayıp candan geçti,
Riyazeti katı çekip, göğsünü deşti,
Ondan sonra vahdet meyinden doyasıya içti,
Yalancılar vahdet meyinden tattığı yok.
Aşk payesi arşdan yüce elin yetmez,
Vahdet meyinden doyasıya içen taam tatmaz,
Aşk gölgesi düşen aşık halka bakmaz,
Yalancıdır benim dediğimi işitip gördüğü yok.
Meyhaneye giren talibin hali özge,
Ayet, hadis beyan kılsan, yeter söze,
Ehlini bulsa, izin alıp, sürer göze,
Öyle aşık bu alemde durduğu yok.
Hakperestler her yan bakıp Hakk’ı görür,
Cezbe gelse, her tarafa özünü vurur,
Yalancılar gördüm diyerek tezgah kurar,
Gördüm derler, Allah Hakk’ı, gördüğü yok.
Sahte derviş beyanını söyler sana,
Elde tesbih, gönülde hile, fikri para,
Akıllı isen , ihlas kılma zinhar ona,
O nâdândan hiç kimsenin behre aldığı yok.
Hakk’ı bulan toprak olup yolda yatar,
Toprak misali alem onu basıp geçer,
Ben-benlikler başını basıp, tepip gider,
Baş kaldırıp onaa suhan kıldığı yok.
Kul Hoca Ahmed, her ne olsan fakir ol,
Nereye varsan, boynunu kısıp, hakir ol,
Aşık olsan, aşk elinde esir ol,
Esir olmadan hiç kimse murad bulduğu yok.